Comeback Oldschool Fatih
Cem: Evet sırada "keyifli bir söyleşi" gerçekleştirmeyi planladığım Oldschool Fatih var. Kendisini maç-turnuva-partiden çok, yönetim kurulu ve oyunun ruhu kurulunda tanıma fırsatım oldu. Sözü uzatmadan Pandemi'de ne yapıyor, sazı kendisine bırakalım 🙂
Fatih: Hayatım boyunca en çok toplantı yaptığım insanlardan olabilirsin valla evet. Özledik mi peki? Çeviri yapsak mı biraz daha? Interception için "kesme" mi daha iyi yoksa "araya girme" mi? Call için illa bi şey bulmak zorunda mıyız? ÇAĞRI hiç olmadı sanki ya. Ben ÇAĞRI falan demem valla kusura bakmayın. Brick yerine ne diycez peki abi TUĞLA mı? Dağlara taşlara gitmiş işte, brick ona deniyo. TAŞ atmış yani TAŞ. (Gökhan başkana selamlar.) (Editör notu: ÇARPI demiştik aslında) Neyse neyse, Nesliyan'a da bolca sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletip sazı elime alıyorum.
Antrenman olarak birkaç defa gaza gelip parkta koşmaya çıktım, ama devamı gelmedi. Yorucu oluyo ya biliyo musun.. 🙂 Evde spor yapacak motivasyonu bulamıyorum maalesef ama akşamları bira içip partilere hazırlanmaya devam ediyorum.
Zor bir soru oldu, Ekim ayında Odtupus söyleşisi için Devrim’e gitmiştim. Orada Çağan ve Gazi Eren’le disk atmıştık. (Sahi noldu o iş Gazi?)
Türkiye çapında baktığımda üniversite takımlarının ve bu takımdaki genç oyuncuların çok büyük önemi ve sorumluluğu var. Çünkü üniversitedeyken oyuncuların zamanı, üniversitenin de imkanları bol. Okulu bitirince ara ki antrenman yapacak alan ve zaman bulasın. Okullar turnuvaya giden takımlara az da olsa maddi destek sağlayabiliyor, veya turnuva düzenlemene imkan veriyor bazen. Yeni oyunculara erişmek çok kolay, insanlar daha açık fikirli ve kaynaşmaya açık oluyorlar. Ve bir de dediğim gibi zaman bol.
Türkiye’de Ultimate rekabetle gelişmiş, ve öyle gelişecek. Şanslıysan ilk aşamada takımındaki oyuncularla olan rekabet bir yere kadar yeter, ama bir üst seviyesi bu işi en az senin kadar ciddiye alan başka bir takımın olması ve o takımla sık sık karşılaşman. O zaman çok daha yoğun bir istekle ve gelişerek devam ediyorsun. İki takım da eksiklerini veya iyi yanlarını görüyor, yeni şeyler katıyor kendine ve en önemlisi özellikle yeni başlayan oyuncularda bu hızlı bir şekilde gerçekleşmiş oluyor. Bu açıdan Türkiye’de takımların sayısı artıyor olsa da dağılımın dengesizliği bir problem. Ankara’da halen bir kıtlık var. Diğer illerdeki üniversite takımları hep kendi içinde çalışmak zorunda. İstanbul bu açıdan çok şanslı. Düzenli bir lig yapabiliyorlar. Bunun da bir üst seviyesi bu sefer yurtdışındaki takımlarla oynamak / turnuvalara katılmak vs. Burada en büyük zincirimiz malum ekonomik zorluklar. Dernek yönetimindeyken dövlet bu işe keşke girse mi, yoksa aman girmese daha mı iyi diye düşünür dururduk. Son gelişmeler nasıl oldu bilmiyorum ama, bir şekilde kaynaklarımızı artıracak bir yöntem bulmamız gerekecek. Çünkü yurtdışındaki herhangi bir turnuvada karşılaşacağımız herhangi bir takım hem atletizm olarak hem de oyun olarak genelde ileri düzey oyunculara sahip ve çok şey öğrenebiliyorsun. Bu yüzden en büyük meydan okumalar da bunlar bence.
Son olarak kendi hayatımdaki geleceği. İstisnasız her turnuvada hala ilk turnuvamdaki gibi heyecanlanıyorum, sadece o turnuvadaki gibi koşamıyorum. Turnuva heyecanını, arkadaşlarımı, diğer takımlardaki insanları (artık çoğunu tanımasam da) gerçekten çok özledim. Ama açıkçası Ultimate’ın üniversite yıllarında hayatımda kapladığı o devasa yeri yıllarla azaldı. Şimdi küçük ama kıymetli bir yerde duruyor, arada çıkarıp bakıyorum böyle vitrinden. Belki ilerde “hee bizim oğlanı da Ultimate kursuna yazdırdık işte” diye muhabbet açarım.
Benim mevcut işim uzaktan çalışmaya pek müsait olmadığı için yine günümün çoğunu işyerinde geçirdim. Pandeminin hemen öncesinde yüksek lisansa başlamıştım yenilenebilir enerji üzerine, akşamları ve haftasonları derslerle veya sunum hazırlayıp ödev yaparak geçti zamanım. Müzikle eskisi kadar ilgilenemez oldum. NBA ve Euroleague maçlarını takip etmeye başladım. Bir de motosiklet videosu izliyorum sürekli. (Motosikletlileri fark edin!)
Phoenix’ten Zaide Alp. Bizim takıma misafir oyuncu olarak gelmişti ve çok kolay adapte olmuştu. Çok hızlı öğrenen, hırslı ve atletik bir oyuncu olarak tanıdım onu. Turnuvanın ertesi günü de quizi mi ne varmış, maç arasında birlikte matematik sorusu çözmüştük kıyamam. Bir soralım bakalım geçmiş mi dersten.